Çok fazla filtremiz var. Giderek içine kapanan tek tip, ruhsuz insan tipleri. O yüzden belki de en yakınlarımızın bile yüzüne bakıyoruz ama göremiyoruz. Görüyoruz ama dahil olamıyoruz.
Nasılsın deriz mesela. Hani şu cevabı hep iyiyim olan “İyiyim filtresi.” Artık ahvalini merak ettiğim dostlarıma üstüne basa basa “gerçekten de nasılsın” diyorum çünkü samimiyetimi ayrıştırmam lazım. Seni görüyorum, gerçekten de nasılsın?
“Madara olma” filtresi. Normal olarak algılananın dışında bir eylem hemen olumsuz bakışları üzerimize çeker. Sanki bir çizgi çekiyoruz hayatlarımıza ve o çizginin dışına çıkamıyoruz. Bu normali kim buldu? Bu normal; normal degil!
Bu filtrelerin her birinde ve daha fazlasında tükettiğimiz zamanları kimse bize geri vermeyecek. Belki söylediklerimiz yakmayacaktı canımızı söylemediklerimiz kadar. Belki yapmak istediklerimiz yanlış değildi. “Belki” ye hiç şans vermedik.
Oysa insan için sadece bir filtre yeter. O da “Allah ne der?”
