Bir an düşünsem. Yeşil gider mavi gider düşümden, kanadı erir kuşların düşer gökyüzünden. Boyası akar, kiri kalır elimde dünyanın. Üstü başı yırtılır sahtekar zamanın bir an düşünsem…
Dile gelsem mesela. Üstündeki kayayı kaldırıp atsam yeşerir mi çürük tohumum? Güneş yaraşır mı gün yüzü görmemiş duygularıma, sessizlik emaresi korkularıma? Yoksa yine, yeniden yıkılır mı dünya başıma bir dile gelsem…
Büyük düşdü, büyük düştüm, her şey gözümden düştü. Debdebeli bir süstü dünya; Aynası kırıldı ve sırrı elime düştü. Üstüne bastığım da sır, altında kaldığım da sır, benim payıma bu düştü…
Ne sandım, ne yanılgı, ne tuhaf bir yolculuk. Tutunduğum her parça sanki bana korkuluk. Hep en dibe, derine, sayısız kere düştüm. Yusuf değildim hazret çıkayım, düştüğüm kuyularda hiçtim…

Sırrı düştüyse cam olur görüş netleştir bazen sır aldatıyordur belki belkide her zaman